Kişi başkasını eleştirmeden önce kendine bir bakmalı. İçinde olduğu duruma, karakterine, geçmişine… Öyle ki bazen başkasında eleştirilen bir davranış, kişinin kendisinde de mevcuttur aslında. Ama ne yazık ki insanlar kendi yanlışlarını çoğu zaman kabullenmezler.

Savcı SAYAN başkanımızın A4 KAĞIDI üzerinde namaz kıldığı CHP'li yılları ile ilgili olarak yaptığı açıklama.
Savcı bey Cumhuriyet Halk Partisinde siyaset yaptığı yıllarda, CHP de ki yasakçı zihniyet nedeniyle parti binasında MESCİT olmadığı için odasında namaz kılmak zorunda kalıyormuş. Hatta seccade bile getirmek yasak olduğundan dolayı namazı, birbirine bantladığı A4 kağıtları üzerinde kılıyormuş. Her namaz sonrası birbirine bantladığı A4 kağıtlarını buruşturup çöpe atıyormuş. İnanın çok duygulandım. Çok etkilendim. Hatta bu duygularıma ek olarak şok oldum. Hatta ne diyeceğimi bilemedim.

Madem MESCİT yoktu, madem inancınızı yaşamanıza izin verilmiyordu neden o partiye yıllarca hizmet etmeye devam ettiniz? Madem MESCİT yoktu A4 kağıtlarını birbirine bantlayacağınıza neden bir seccade kullanmadınız? A4 kağıdı kullanarak bir seccade oluşturmak için en az 14 A4 kağıdına ihtiyaç var. Hergün ortalama üç vakit namazı parti binasında kıldığınızı düşünürsek günlük  14*3=52 adet A4 eder. Her namaz sonrası kullandığınız kağıtları çöpe attığınıza göre aylık olarak 30*52=1.560 adet A4 KAĞIDI demek.
Yani ayda 3 top A4 kağıdını kullanıp, çöpe atmışsınız. Bir Müslüman bir taraftan namaz kılacak, bir taraftan da bu kadar israfa sebep olacak. Bir taraftan namaz kılacak bir taraftan da kendine ait olmayan A4 kağıtlarını namaz için  kullanıp israf edecek. Benim anlayamadığım diğer bir konu ise bir Müslüman üzerinde namaz kıldığı seccadeyi, kartonu, tahtayı, yeri her seferinde toplayıp çöpe atmaz. Siz neden kağıtları katlayıp bir kenara koyup bir sonra ki namaz için kullanmadınızda, her seferinde çöpe attınız. Amaç bu yol ile CHP ye zarar vermek mi, yoksa namaz kıldığınızı kimse bilmesin diye mi? 

Bunu neden anlattınız diye de çok merak ediyorum. Ama doğru ama yanlış çok umurunuzda değil sanki. Yeter ki gündem de kalabilmeyi başarın.  İsminiz gündem olsunda mevzu doğru mu yanlış mı pek sizin için ehemmiyeti yok sanki. Ya da bu tarz şeyleri anlatarak mağdur edebiyatı yapıp reise daha şirin görünmeye çalışmak mı amacınız anlayamadım. 

Bugüne kadar hep peşinden gittiğiniz, şuan bile kendisinden kopamadığınız Deniz Baykal başkanınız söylediğiniz dönemde uzun süre  partinin başındaydı. Sizde onunla birlikte hareket ediyordunuz. Buna rağmen neden A4 kağıtlarını kullanmak zorunda kaldınız ki?
Madem Baykal döneminde de böyle bir zulmü yaşadınız, Baykal istifa ettiğinde neden göz yaşlarına boğuldunuz? 

Başkanım sizden ricamız bırakın artık bu işleri. Bırakın artık telezyon programlarını. Bırakın artık her hareketinizi, her yürüyüşünüzü canlı olarak yayınlamayı. Ağrı'ya dönün başkanım. Ağrı Belediye Başkanlığı görevinize dönün. Sizleri hergün canlı yayınlara, TV programlarına çıkın diye seçmedik ki. Ağrıya hizmet etmeniz için seçtik. Bizi bu yaptığımıza pişman ettirmeyin lütfen. Memlekete dönün başkanım. İnanın siz ve ekibiniz dahil zahmet edip dışarıda bulunan eşlerinizi, ailelerinizide alıp Ağrıya, memlekete gelirseniz ve Ağrıya hizmet için seçildiğinizi anlarsanız çok iyi işler çıkaracağınıza eminim. Çünkü seçimde de söylemiştiniz ya, bütün bakanlar sizin emrinizde ve bütün bakanlar aradığınız gibi hemen size cevap veriyor ve gereğini hemen yerine getiriyor diye. Dönün başkanım, dönün artık. 

Mevlana; “İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar; Herkeste kusur görür kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan o sana öyle bakar“ diyor.

EHA - Ağrı - Yılmaz Efe