Daha önce birkaç yazımızda Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi rektörlüğü ile ilgili olarak düzenlenen Sayıştay Raporunda belirtilen mevzuata aykırı işler hakkında kısa bir değerlendirme yapmıştık.
Yazdığımız bu yazıları mümkün olduğunca belgelere dayalı veya sağlam kaynaklardan aldığım bilgileri siz değerli takipçilerim ile paylaşıyorum.
Şimdi gelelim MÜEZZİN hikayesine.
Sayıştay Raporunda "657 sayılı Kanun'un yukarıda değinilen 3'üncü maddesinde de ifade edildiği üzere,
Devlet Memurlarının sınıfları içerisinde ilerlemeleri ve yükselebilmeleri hususlarında eşit imkânlara sahip olması ve bu konudaki haklarının garanti altına alınmış olması gerekmektedir.
Bu amaca dönük olarak düzenlenen Görevde Yükselme Yönetmeliği ile de, üniversitelerde çalışan devlet memurlarının görevde yükselebilmeleri objektif kriterlere bağlanmış ve bu husus yönetmeliğin 1’inci maddesinde geçen “liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde” ifadesi ile de açıkça ortaya konulmuştur" denilmektedir.
Yine aynı raporda" Bu atama yetkisinin kullanımına yönelik çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; ataması yapılan Üniversite çalışanlarından birisi müezzin olarak görev yapmakta iken 27.03.2017 tarihinde Üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsüne Enstitü Sekreteri kadrosuna atanmıştır.
Akabinde 03.04.2017 tarihinde 2547 sayılı Kanun'un 13/b-4 maddesi kapsamında Rektörlük Özel Kalem Müdürü olarak görevlendirilmiştir. 02.03.2019 tarihinde Strateji Geliştirme Daire nezdinde Özel Kalem Müdürü olarak görevlendirilmiştir. Bahsi geçen şahıs halen bu görevini sürdürmektedir" denilmektedir.
Bu atamayı yapan kişi molla oğlu olduğunu bildiğimiz Rektör hocamız sayın ABDULHALIK KARABULUT ve mevzuata aykırı bir şekilde, kanunsuz ve usulsüz bir şekilde atanan, belki de başkasının hakkı iken ve daha da önemlisi hakketmediği halde ataması yapılan kişi ise camilerde müezzinlik yapan bir MÜEZZİN. Üstüne basa basa müezzin olduğunu belirtiyorum çünkü müezzinlerin İslam toplumunda ne kadar önemli kişiler olduklarını, ne kadar önemli örnek şahsiyetler olduklarını hepimiz çevrenizden tanıdığımız Müezzinlerden biliriz.
Sözlükteki anlamı her ne kadar "Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi, ezancı" olarak ifade edilmiş olsa da MÜEZZİN İslam’da çok önemli misyon yüklenmiş olan bir kişidir. Dolayısıyla onun yapacağı hata, onun yapacağı yanlış, onun yapacağı haksızlık çok önemli sonuçlar doğurur. Böyle bşr durumda" MÜEZZİN de bunu yaparsa" gibi söylemleri çok duymaya başlarız.
Bir MÜEZZİNİN Ağrı İbrahim Çeçen üniversitesinde Rektör hocamız tarafından özel kalem müdürü olarak görevlendirilmesi bizi kesinlikle rahatsız etmez. lakin özel kalem müdürlüğüne yapılan MÜEZZİN ataması ve  diğer 13 şube müdürünün ataması ile ilgili olarak Sayıştay Raporunda şöyle deniliyor ; "Ataması yapılan kişilerin hiçbiri, Yönetmelik'in 5’inci maddesinde ifade edilen ve şube müdürlüğü görevinden daha alt görev grubu içerisinde üç yıl süreyle çalışma şartını taşımamaktadır" denilmektedir.
Yani kısaca denilen şu; Ağrı İbrahim Çeçen üniversitesi rektörünün özel kalem müdürü dahil ataması yapılan ve ne yazık ki fiilen şube müdürlüğü görevlerini yapmayan 13 şube müdürü yukarıda belirtildiği gibi şartları tutmadığı halde, çeşitli kanunsuz yollarla, usulsüz bir şekilde şube müdürü kadrosuna atanmış ve MÜEZZİNİMİZDE rektör hocamızın özel kalem müdürü olarak görevlendirilmiştir.
Gerçekten merak ettiğim şu; kanuna uygun bir şekilde bir özel kalem müdürü atamak veya görevlendirmek mümkün değil mi? Şuan bu görevi kanuna aykırı bir şekilde yapan, daha doğrusu raporda belirtildiği gibi kanunsuz ve usulsüz bir şekilde, bütün şartlar zorlanarak görevlendirilen şahıs dışında kanuna uygun bir şekilde ataması yapılabilecek biri veya birileri yok mudur?
Ve yine kanuna aykırı bir şekilde, kanunsuzca ve usulsüzce, bütün şartlar sonuna kadar zorlanarak şube müdürü kadrosu verilen şahıslar fiilen neden bu görevi yapmamaktadırlar?
Bu şahıslara başka yerlerde ihtiyaç var ise neden kanunsuz bir şekilde ve bütün şartlar zorlanarak şube müdürü yapıldılar?
Bu şahıslar madem fiilen şube müdürlüğü görevini yapamayacaklardı ve yerlerine kanuna uygun bir şekilde atanabilecek birilerde mutlaka vardı, neden kanunsuz bir şekilde bu şahıslar atandı?
Daha önce de sormuştuk ve yine soruyorum; raporda bahsi geçen bu 13 kişi kimlerdir?
Bu 13 kişiyi bu kadar farklı kılan şey nedir?
Gerçekten bunlar hangi özelliklerinden dolayı bu kadar önemliler?
Bunları atamak için kanunu dahi sizlere çiğnetecek çok önemli sebebi nedir?
EHA - Ağrı - Yılmaz Efe