Hematüri nedir?

Hematüriye (idrarda kan görülmesi) yol açabilecek birçok neden olabilir. Bu nedenlerin çoğunluğu ciddi sorunlar değildir. Örneğin egzersiz sonunda ortaya çıkabilecek hematüri 24 saatte kaybolur. Pek çok kimsede başka herhangi bir soruna bağlı olmayan nedenlerle idrarda kan görülebilir. Öte yandan, hematüri böbrek ve mesane tümörlerinin ya da diğer ciddi sorunların belirtisi de olabileceği için mutlaka üroloji uzmanına başvurulmalıdır.

 İdrardan kan gelme nedeni bulunmalıdır

İdHematürinin nedenini bulabilmek, ya da belirli bir nedeni olmadığına karar verebilmek için bir takım tetkikler gerekebilir. İdrar tahlilleri, kan tetkikleri, ultrasonografi, ürografi, ve sistoskopik inceleme gibi... Özellikle bazı laboratuvar testlerinin doğruluğu için en az 12-14 saat açlık gerekir. Aç karnına yapılacak testlerden önce su içilebilir, sigara, sakız ve nane şekeri ise kullanılmaması gerekir.

 İdrar tahlilinde neler inceleniyor?

İdrar tahlilinde çeşitli hücrelerin ve maddelerin varlığı araştırılır. İdrarda kan hücrelerinin yanı sıra idrar yolları iltihabını işaret eden lökositleri (akyuvarlar) veya böbrek hastalığının göstergesi olan silendirler (böbreğin süzme kanallarının şeklini almış hücreler) incelenir. İdrarda aşırı miktarda protein bulunması da böbrek işlevinin bozulduğunu gösterebilir. Böbrek tarafından temizlenmesi gereken atık maddelerin kanda artıp artmadığı da bazı kan tahlilleri ile ortaya çıkabilir. Ürografi (IVP) ve Ultrasonografi (USG) idrar yollarının görüntülenme yöntemleridir. Bu yöntemler yoluyla idrar yollarındaki tümörler, böbrek ve mesane taşları, prostat büyümesi veya idrar akımını engelleyen diğer durumların tanısı konabilir. Sistoskopi, işeme yolu ve mesane içerisinin direkt olarak görüntülenmesini sağlar. Ameliyathane koşullarında yapılan bu incelemede, idrar yolundan ilerletilebilen ince bir tüpün ucundaki kamera sayesinde mesane içerisindeki bir tümör ya da taş kolaylıkla saptanabilir.

 40 yaşından sonra yılda 1 kere kontrol yaptırın

Ailede tekrarlayan böbrek taşları olması, polikistik böbrek hastalığı, idrar kanallarında tıkanıklık gibi hastalıklar genetik geçişli olabilir. Ailenizde böbrek hastalığı varsa 40 yaşına kadar yılda bir kez, 40 yaşından sonra yılda iki kez böbrek muayenesinden geçin. Genetik geçişi olmasa da her insanın böbrek süzme fonksiyonu 40 yaşından sonra yıldan yıla yüzde 1-2 oranında azalır. Örneğin 70 yaşında bir insanın böbrekleri, hiçbir hastalığı olmasa dahi yüzde 100 kapasite ile çalışamayabilir.

 Obezite böbrekleri hızlı tüketir

Çağın hastalığı olarak tanımlanan ve her yaştan insanı etkileyen obezite böbrekleri hem doğrudan hem de dolaylı yoldan etkiler. Aşırı kilo, böbrek içindeki basıncı yükseltir, kılcal damarlarda bozulmalara neden olur. Süzme işlemini sağlıklı yapamayan böbrekler, idrarda protein kaçağına neden olur. Aynı zamanda obezite, diyabet ve hipertansiyon hastalıklarına yol açarak böbrekler üzerinde dolaylı olarak da olumsuz etki yaratır. Dışarıdan normal kilolu görünen ancak kan yağları yüksek olan kişilerin yani metabolik obezlerin de böbrekleri risk altında olur.

 İlaç-böbrek ilişkisi hakkında bilmeniz gerekenler

İlaç ve böbrek ilişkisi hakkında bilinmesi gerekenler:

 Romatizmal ağrı kesiciler başta olmak üzere bilinçsizce, uzun süre ve yüksek dozda tüketilen ağrı kesiciler ve doktor önerisi olmadan kullanılan antibiyotikler böbreklerde birikerek kılcal damar sisteminin kanlanmasını bozar ve süzme işlemini olumsuz etkiler.

Sağlıklı böbrekler için ilaçları mutlaka suyla almak gerekir. Kolalı meşrubatlarda tuz tutucu maddeler olduğundan zaten böbreğin yavaşlamasına neden olan antibiyotikler kolalı meşrubatla ya da ayranla içilince böbreklerde ekstra yük yaratabilir.

Diyabetlilerde böbrek hasarı oluşmuşsa böbrekten atılan ilaç kullanılmamalıdır.

Diyalizin nedir, yöntemleri nelerdir?

Böbreklerin çalışmasının tamamıyla durduğu son dönemde böbrek yetmezliği sorunu olanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için ‘diyaliz’ ve ‘böbrek nakli’ seçenekleri vardır. Diyaliz yöntemleri, böbrek yetmezliği sorunu olanlar için zorlu ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen bir süreç olmakla birlikte, bu kişilere uzun yıllar hayatta kalma şansı da tanır. Böbrek nakli her zaman daha üstün bir tedavi seçeneği olarak kabul edilse de organ bağışının çok düşük olduğu ülkemizde nakil şansı bulamayan kişiler diyaliz sayesinde çok uzun yıllar yaşamlarını sürdürebilir. Kandan atıkları temizleyen ve sıvı dengesini düzenleyen diyalizin iki yöntemi vardır:

 1. Periton diyalizi: Bir torba içinde bulunan solüsyon, kişinin karnına yerleştirilen kateter aracılığı ile günde 4 defa 40’ar dakika boyunca karın boşluğuna verilir. Kişinin evde kendi başına uygulayabildiği bu yöntemle kandaki atık maddeler ve fazla sıvı, karın zarı aracılığı ile uzaklaştırılır.

 2. Hemodiyaliz: Kanın, böbreğin işlevlerini taklit eden bir makine tarafından geçirildiği bu yöntem, haftada 3 defa 4’er saat boyunca hekim kontrolünde uygulanır.

EHA