Dün, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Ankara'daki Suriyelilerle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre, Ankara'da bulunan ve başka ile kayıtlı Suriyeliler kayıtlı oldukları ile gönderilecek. Yani nerede kayıtlıysanız orda durun diyorlar. Bu karar bugün itibariyle uygulanacakmış. Mış diyorum çünkü her türlü güvenlik ve teknik imkana sahip olunmasına rağmen sığınmacıların sınırdan geçişlerini dahi durduramıyorsunuz.  

Göç İdaresi’nin aldığı bir diğer karar da yabancılara ait vergi levhası olmayan işyerleri ile ilgili olarak gerekli mevzuat çerçevesinde her türlü yaptırım uygulanacak olması. Yaptırım uygulayacaklarmış. Buna kargalar bile güler. Kendi esnafımız bu duruma yıllardır isyan ediyor. 

Vergisiz kaçak işletmelerden dert yanıyor, bizim suçumuz Suriyeli olmamak mı diyor. AK Partili Belediye Başkanları’nın itiraz eden esnaf kardeşlerimize verdiği cevap aynı. Neymiş Suriyeliler de ümmetin bir parçasıymış. Allah rızası için görmezden gelecekmişiz, bağrımıza basacakmışız. AK Partili Belediyeler mi Suriyelilerin işlettiği kaçak dükkanlarla mücadele edecek?  

Bırakın bu işleri. Sorunu çözmek istiyorsanız izin aldığı il dışından gelen Suriyelilerin ve diğer sığınmacıların ev ya da dükkân kiralamasını yasaklayan, kiraya verenlere karşı ağır maddi cezalar içeren bir genelge yayınlayın. Ayrıca neden sadece Ankara’daki, Ankara’ya kayıtlı olmayan Suriyelileri gönderiyorsunuz?  Ankara’daki Suriyelileri kayıtlı oldukları illere gönderince sorun çözülüyor mu? Yoksa Suriyelileri Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının gözünün önünden kaldırınca sorun çözülür mü sanıyorsunuz? Cumhur İttifakı’nda meydana gelen sığınmacı çatlağıyla bir erken seçimin fitilinin ateşlenmesinden mi korkuyorsunuz? 

Buradan söylüyorum; Önce bir ülkenin namusu olan hudutlarımıza sahip çıkın. Edirne’den Afgan toplayana kadar Ağrı’ya Van’a sahip çıkın. Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen Afganları emniyet güçleri geri çeviriyor. “Hayır” gidemezsin diyerek Türkiye’nin içine salıyorlar. İktidar, Yunanistan’ın istikrarını düşündüğü kadar Türkiye’nin istikrarını düşünmüyor. Afganları bizzat Türkiye sınırına taşıyan İran’a nota vermekten bile acizler. Anlaşılıyor ki, İktidarın Suriyeli ve Afganlar üzerinden çok farklı bir hesabı var.  

Buradan uyarıyorum; Türkiye’nin yalnızca bugününü değil geleceğini de etkileyecek olan bu hatalı göç politikanız Türkiye’de çok büyük sorunlara neden olacak. Göç konusu Türkiye’de kazanda kaynayan su gibi. Bu basıncı Türk milleti daha fazla kaldıramaz. Bir kez daha altını çiziyorum; Türkiye’nin Suriyelileri geri gönderememe sorunu yok. AK Parti’nin Suriyelileri ve diğer sığınmacıları geri göndermeme sorunu var. Avrupa’ya gitmelerine izin yok. Ülkelerine temelli dönmelerine de izin yok. Bu konu savaştan kaçan insanlar hikayesi diyerek geçiştirilecek bir konu değil. Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te vatandaşlarımızı azınlık durumuna düşürdünüz, yetmedi; 20 yıl sonra Türkiye’nin tamamında Türk milletini kendi öz yurdunda azınlık durumuna mı düşüreceksiniz? İYİ Parti olarak buna asla izin vermeyeceğiz. Suriyeliler, Afganlar ve diğerleri ülkelerine dönecek.  

Bizler büyük bir medeniyetin sahipleri olarak onları yaka paça değil, ülkelerine seve seve göndereceğiz. Düşman değil, dost kazanacağız. Buradan Batı’ya da sesleniyorum: Bu ucube sistem değişecek. Karşınızda at pazarlığı yapan bir İktidar bulmayacaksınız. Milyar Eurolarınıza güvenmeyin. Sığınmacılar Türkiye’de kalmayacak. Ya ülkelerine dönecekler ya da güya hümanizmin kitabını yazan Avrupa onları bağrına basacak. Başka hiçbir şartı kabul etmiyoruz.  

Son günlerde gerek sosyal medyada gerekse gezdiğimiz yerlerde vatandaşlarımızın özellikle elektrik faturalarının yüksekliğinden feryat ettiklerine şahit oluyoruz. Elektriğe en son 1 Temmuz 2021 tarihinde yüzde 15 oranında zam yapılmıştı. Gerekçe olarak da elektrik üretiminde oluşan maliyet artışları gösterilmişti. Türkiye’de elektrik faturaları son bir yılda yaklaşık yüzde  30 oranında arttı. Yazıktır! Günahtır! 

Bu ucube sistemin üçüncü yılında elektrik faturalarındaki artış yüzde 122. Kimin geliri yüzde 122 arttı? İktidar kötü giden ekonominin faturasını vatandaşa kesiyor. Türkiye’nin büyük çoğunluğu asgari ücret ile karnını doyurmaya çalışıyor. Asgari ücretten bile vergi alıyorsunuz. Yetmiyor, verginin bile vergisini alıyorsunuz. Yani kaşıkla verip kepçe ile alıyorsunuz. Vatandaş oturduğu evin kirasının dörtte birini elektrik faturasına veriyor artık. Türkiye büyüyor, Türkiye büyüyor diyorsunuz ya. Büyüyen Türkiye değil, diğer yandaş müteahhitler gibi yandaş elektrik dağıtım şirketlerinin kazancı. Büyüyen Türkiye’nin vatandaşının haline bakın. Allah bu milletin yardımcısı olsun diyorum.  

Bir fatura göstereceğim şimdi size. Bu elektrik faturası asgari ücretli çalışan bir vatandaşa ait. BU fatura iki çocuklu bir aile, gelen fatura 353 lira. Şimdi bu maaşla kiramı ödesin, elektrik faturası mı ödesin, dolabını mı doldursun, kış geliyor gaz mı alsın? Bu fatura ilk seçimde ampülü söndürecek. İnsanların yaşaması mucizelere bağlı. Bu insanlar buradan artan para ile kira verecek, su faturası ödeyecek, kış geliyor doğalgaz faturası ödeyecek, dört kişi de doyacaklar. Yazıktır, günahtır. 

Genel Başkanımız Sayın Akşener’in Sinop ziyareti sırasında da gördük. Bir esnafımız elektrik faturasını gösterdi. Elektrik faturasındaki KDV’den dert yandı. Elektrik faturası 170 Lira, Faturanın KDV’si 145 Lira. Yönetemiyorsunuz, zulmediyorsunuz. Artık vatandaş elektrik faturasını ödeyemiyor.  

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı da bir açıklama yaptı; 2 Milyon ailenin elektrik faturasının ödendiğini belirtti. İnsanlar elektrik kullanamıyor. Evinde karanlıkta oturuyor. Ülkeyi 19 yılda karanlığa sürüklediniz, karanlığa gömdünüz. Ampulünü söndürdünüz. Millet de ilk seçimde sizin ampulünüzü söndürecek.  

EHA