Su, çiftlik hayvanlarının sağlıklı gelişmeleri ve verimli olmalarında büyük rol oynuyor. Ruminant ve kanatlı hayvanlarda suyun tüketim oranı farklılık gösteriyor. Ahır içindeki tüm hayvanların kolayca ulaşabildiği ve en az yüzde 10’unun istediği zaman su içebilmesine imkân veren yeterli yalak alanında temiz, serin ve taze su bulundurulması gerekiyor.
Açıklamaya göre, çiftlik hayvanlarının verimliliğinde büyük rol oynayan suyun tüketim oranı hayvan türlerine göre değişkenlik göstermekte. Kanatlı hayvanların günlük yedikleri yemin ortalama 1,5-2 katı kadar su tüketmeleri gerekiyor. Yumurtacı tavuklar 80 haftalık yaşam döngüleri boyunca ortalama 80-110 litre su tüketirken, broyler tavuklar 42 günlük yaşam döngüleri boyunca 7,5-10 litre arası su tüketiyor. Ruminant hayvanlar arasında olan sığırların tükettikleri her kilogram kuru madde için 4-6 litre, koyunların ve keçilerin ise 2-3 litre su tüketmeleri gerekiyor.
Su ve yem alımı arasında doğru orantı var
Çiftlik hayvanlarında su ve yem alımı arasında doğru orantı bulunuyor. Hayvanın sağlıklı yeme ulaşmasıyla su tüketimi artıyor. Su tüketiminin kanatlı hayvanlarda yem tüketiminin ortalama 1,5- 2 katı olması gerekiyor. Ruminant tarafında ise normalde inekler tükettikleri her kilogram kuru madde için 2-3 litre ve her kilogram süt verimi için 3-5 litre su tüketiyor. Bu miktarlar sıcak stresinde iki ila dört kat artıyor. Serin su, yem ve su tüketimini olumlu yönde etkilediği için su tankı ve sulukların mümkünse gölgeliklere yerleştirilmesi önem arz ediyor. Hayvanların sağlığının ve verimliliğinin optimum seviyede tutulması için sağlıklı suya ulaşmaları ilk etken olarak öne çıkıyor.
Yalak alanı temiz olmalı
Ruminant hayvanlar için ahır içindeki tüm hayvanların kolayca ulaşabildiği ve en az yüzde 10’unun istediği zaman su içebilmesine imkân veren yeterli yalak alanında temiz, serin ve taze su bulundurulması gerekiyor. Su yalağı hayvanlar için doğru yükseklikte konumlandırılmalı ve günde iki kez sabah-akşam sulama özellikle sıcak havalarda besilik, yüksek verimli süt sığırlarında, buzağılarda ve ileri gebelerde yetersiz kalabiliyor. Hayvanlara her daim su vermenin mümkün olmadığı durumlarda ise 24 saatte en az 3 öğün sulama yapılması önem taşıyor. Sulama öğün sayısının sıcaklığa bağlı olarak daha da artırılması gerekebiliyor. İdrarın rengi ve boşaltım süresi yeterli su tüketilip tüketilmediğini gösteriyor.
Suyun kalitesi önem arz ediyor
Sağlıklı suyun renksiz, kokusuz, berrak, zararlı mikroorganizma ve diğer kirleticilerden arındırılmış, kimyasal yapısı ile hayvanlar üzerinde olumsuz etkiler yaratmayacak kriterlerde olması gerekiyor. Kanatlı hayvanların sağlığının ve verimliliklerinin korunabilmesi için kimyasal ve mikrobiyolojik olarak düzenli aralıklarla analiz edilen, gerekli durumlarda düzeltici eylemlerin hayata geçirildiği, insan tüketimine uygun su kalitesi gerekliliklerinin sağlanması önem arz ediyor. Bu noktada kanatlı hayvanlara verilecek suyun belirli ve sık aralıklarla, sondaj, su deposu ve nipeller gibi kritik noktalardan aynı dönemde alınan numunelerin akredite laboratuvarlarda yapılan analizleriyle kalitesinin ölçülmesi ve hayvanların tüketimine uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekiyor. Kimyasal yapısı ile su; hayvanlar üzerinde olumsuz etkilerin yanı sıra ekipmanlarda da problemlere neden olabiliyor. Sertlik seviyesi yüksek sular suluk ve borularda beyaz birikintiler oluşturabiliyor. Bu tarz durumlar hayvanların suya ulaşmasını engelliyor.
İçme suyunun sülfat içermesi ölümlere sebep olabiliyor
İnekler için sağlanan içme sularının uygunluğu ve kalitesi verimliliklerinde büyük etken oluşturuyor. Bu noktada suyun sıcaklığı ve sertliği, çözünmüş tuz miktarı, nitrat ve asitlik oranı önem taşıyor. İnekler genellikle 4,4-18,3 santigrat derece sıcaklık aralığındaki içme sularını tercih ediyor. İçme suyu sıcaklığının 27 santigrat derecenin üzerine çıkması durumunda ineklerin su tüketimini azaltmalarına bağlı olarak yem tüketimlerinde de düşüş gözlemleniyor. Yüksek miktarlarda sülfat içeren içme suları, süt veriminde düşüş yaratabilirken, yüksek miktarlarda sodyum içeren içme sularının ise süt verimini etkilemediği tespit edilmiş durumda. İçme suyunun yüksek miktarlarda sülfat içermesi hafif vakalarda ishale ve bakır eksikliğine, ağır vakalarda ise nörolojik rahatsızlıklara yol açarak halsizliğe, kas titremelerine, felçlere ve hatta ölümlere sebep olabiliyor.
EHA